Fikret Hakan ve Alkol Filmi

Yazar: Administrator Tarih: 7 Mart 2020 Kategori: Bir Film Hakkında
Fikret Hakan ve Alkol Filmi
Paylaş:

Fikret Hakan ve Alkol Filmi

1985 yapımı olan Fikret Hakan ve Perihan Savaş‘ın baş rol oynadıkları Alkol filmi. Hemen söyleyeyim ki film televizyonlarda yayınlanmayan, İnternet ortamında paylaşılmayan nadir filmlerden biridir. Alkol batağına düşmüş ve bu illet yüzünden ailesini bir lokma ekmeğe muhtaç eden oymacı ustası Tahir ile fedakar, cefakar karısı Neşe’nin hikayesi anlatılır. 

Babası tarafından çok küçük yaşlarda içkiye alıştırılan Tahir, oymacılık sanatının yetiştirdiği en becerikli, marifetli ustalarından biridir. Herkesin yanında çalıştırmak istediği Tahir, alkol yüzünden artık marifetli ellerini kullanamaz hale gelir. Eli sürekli titremekte, oymacılık gibi ,incelik gerektiren bir mesleği artık yapamaz hale gelir. Alkol yüzünden Tahir işinden ayrılmak zorunda kalmıştır. İçki parası bulmak için de evde değerli ne kadar eşya varsa satmaya başlar. Bu da yetmezmiş gibi bir yandan kocasının ayyaşlığı çeken bir yandan iki kızına bakan fedakar kadın Neşe, sürekli kocasından dayak yemektedir.  

Perihan Savaş vefakar eş ve anne rolünde

Neşe, çocuklarının beslenme çantalarına ekmek bulamayınca komşularında ekmek alır ve kızlarının beslenme çantalarına sadece kuru ekmek koyarak okula gönderir. Artık öyle bir zaman gelir ki bakkal veresiyeyi keser ve Neşe bakkaldan ekmek çalmaya başlar. Kocasına yalvarsa da fayda etmez. Üstüne üstelik yediği dayakta cabası. En sonunda karakola düşer ve komiser Tahir’in tedavi olması şartıyla yasal işlem yapmayacağını söyler. Tahir, 4 ay süren alkol tedavisi alır. Neşe ise kocasının bu illetten kurtulacağı için çok sevinçlidir. Evlere temizliğe giderek çocuklarına bakar. 4 aylık tedavi sonrası Tahir hastaneden taburcu olur. Çevresine artık içkiyi bıraktığını söylemektedir. Neşe, kocasının bu sözlerine çok inanmak istiyordu. Çünkü daha öncede üç defa tedavi görmüş ancak yine içmeye başlamıştır. 

Zayıf irade ve alkol krizleri

Hastaneden çıkan Tahir, eski işine geri döner. Ancak alkol illeti bir kere yapıştı onun vücuduna. Elleri sürekli titriyor, krizler geliyordu. Karısı ve kızlarına söz vermişti. İçmeyecekti artık.Elleri o kadar çok titriyordu ki önüne yenilmesi için konulan eti bile bıçakla kesemiyordu. Günler günleri kovalıyor Tahir’de hiç bir ilerleme yoktu. Gözü sürekli vitrinlerde ki içkilerdeydi. Su bile içerken suyu içki olarak görüyordu. Daha fazla dayamadı ve bakkaldan aldığı şarabı tepesine dikti. Yetmedi bir daha dikti. O kadar emek, o kadar tedavi boşa gitmişti. Dördüncü tedavi de başarılı olmamıştı. Tahir, eski günlerine geri döndü ve evde ki değerli eşyaları tekrar satmaya başladı. Satacak eşya bulamadığı zamanlarda karısı Neşe’yi dövüp içki bulmasını istiyordu. 

Neşe’nin artık dayanacak gücü kalmamıştı. Kocasıyla mı uğraşsın yoksa çalışıp evini mi geçindirsin. Karar verdi ve kocasına içkiyi bırakacaktı. Önce canı gibi sevdiği kızlarını yatılı okula yazdırdı. Kocasını aramaya çıktı. Kocası her zaman ki gibi köhne bir yerde sızmış, günlerdir eve gelmemişti. Neşe’yi görünce erkeklik damarı kabardı ve ”Kadın kısmının burada ne işi var” diye kadıncağızı kovalamaya başladı. İçkisi bitmiş ve kriz yine gelmişti. Neşe ise onu eve götürmek istiyor ancak yediği dayağın ve işittiği hakaretin haddi hesabı yoktu. Kocası ise yolun ortasında ”Bana içki ver” diye bağırıyordu. Ayakta duramayan Tahir, esnafın sergilediği ürünleri devire devire, çevredeki insanların acımaklı bakışları arasında ilerlemeye çalışıyordu. 

Filmin en dikkat çekici sahnesi

Kocasını bir türlü eve götüremeyen Neşe, bakkaldan aldığı şarabı kocasına uzatarak peşinden gelmesini sağlıyordu. Biraz kaba bir tabir olacak ama köpeğe kemik uzatırsınız da köpek salyalarını akıta akıta peşinizden gelir ya işte Tahir’de içkiyi kendisine vermesi için yalvara yalvara Neşe’nin peşinden gidiyordu. Filmin en iç acıtıcı sahnesi burasıydı bence.

İçki denilen illetin bir insanı ne hallere düşürdüğünü  o kadar güzel sergilemişler ki. Neşe, kocasını eve getirmeyi başarır. Ancak onun planı başkaydı. Evinin bodrumda katında mahzen gibi bir yer yapmıştı. Kocasını oraya kilitleyecek ve içki içmesini önleyecekti. Kendince böyle bir çözüm bulmuştu. Kocası ne kadar yalvarsa da ne kapıyı açar ne de bir yudum içki verir. Bu sahne bana Müslüm Gürses‘in ”Güldür Yüzümü” filmini aklıma getirdi. Filmde Müslüm Gürses alkolü bırakabilmek için kendisinin bir arabaya iple bağlanmasını istiyor ve kriz geldiğinde ne kadar ipin çözülmesi için yalvarsa da çözülmemesini istiyor. O filmin o sahnesi çok ama çok saçma yazılmış bir sahneydi. Allah’tan bu filmde böyle bir saçma sahne yok.

 

Etkileyen Perihan Savaş oyunculuğu

Filmin can alıcı ve en etkileyici ikinci sahneleri filmin sonlarına doğru mahzen de çekilen sahnelerdi. Neşe’nin kocasının tüm ısrarlarına, tehditlerine karşın kapıyı açmaması, sabırla kocasını iyileştirmeye çalışması ve kocasının ”Orospu”, ”Fahişe” hakaretlerine rağmen sabırla verdiği mücadele. Neşe, mahzende kocasına hayat dersi veriyordu. Alkolü bırakmayınca neler olacağını anlatıyordu. Kasabın, bakkalın onun peşinde olduğunu, onunla yatmak için servetlerini ayaklarının altına serdiğini söylüyor ve ”Eğer alkolü bırakmazsan etimi satacağım. Başka çarem kalmadı diyordu. Neşe, yıllarca içinde biriktirdiklerin artık haykırıyor ve ”Ben de bir kadınım. 5 yıldır elin elime değmedi. Benimde bir erkeğe ihtiyacım var” diye haykırıyordu. Tahir, karısının bu sözlerinden çok etkileniyor ve uzun süre hapis kaldığı mahzenden alkol illetini bırakmış şekilde çıkıyordu. 

Usta oyuncu Fikret Hakan rolünün hakkını vermiş. Çok güzel alkolik rolü oynamıştır. Hele ki sokak ortasında içki şişesini alabilmek için karısının peşinden gittiği sahne görülmeye değer. Fikret Hakan’ı izleyen ve alkol kullanmayan biri bile alkolün insanların hayatını nasıl mahvettiğini anlayacaktır. Alkolizmi bize çok iyi yansıtmış usta oyuncu. Perihan Savaş‘ta fedakar eş ve anne rolünde gayet başarılıydı. Tüm dayaklara, tehditlere ve yaşadığı tacizlere rağmen dimdik ayakta durmayı başaran bir kadın portresi çizmiştir. 

Duygu eksikliği 

Filmin eksik yanlarından biri alkol yüzünden perişan olmuş aile duygusunu bize tam olarak yansıtamamış olmalarıydı. Duygu sahneleri çok yüzeysel geçilmiş. İzleyiciye iç geçirten, etkilenmelerini sağlayacak duyguları tam olarak yansıtamamışlar. Bunda film müziğinde etkisinin olduğunu düşünüyorum. Sonuçta çağımızın en büyük sorunlarından biri olan alkolün bir aileyi nasıl dağıttığını, aile fertlerinin yaşadığı acı günleri anlatıyor. Müzikler biraz daha bizi hüzünlendirecek nitelikte olabilirdi diye düşünüyorum. Son olarak film renkli film olarak çekilmişse de çok karanlık sahneler vardı. Oyuncuların yüzleri görünmeyecek derecede karanlıktı. Karanlık sahneler devam ederken aynı sahnede birden ışıklar açılmış az önce karanlıktan yüzü görünmeyen oyuncuların yüzü netleşiyordu. Bu ışık sorunu filmin sonuna kadar devam etti. 

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Bunları Biliyor Muydunuz?

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.
Verified by MonsterInsights