Türklerin İlk Dünyayı Kurtarma Projesi: Dünyayı Kurtaran Adam

Yazar: Aydın Mühürdar Tarih: 21 Şubat 2020 Kategori: Bilim Kurgu / Bir Film Hakkında / Fantastik Yeşilçam
Türklerin İlk Dünyayı Kurtarma Projesi: Dünyayı Kurtaran Adam
Paylaş:

Türklerin İlk Dünyayı Kurtarma Projesi Dünyayı Kurtaran Adam

Şu bir gerçektir ki Cüneyt Arkın, bu ülkenin kahramanıdır. Hangi rolle karşımıza çıkarsa çıksın biz onu hep sevmişizdir. Cüneyt Arkın, kötülerin korkulu rüyasıdır. O varsa biz rahatız. Mutlaka o kötüleri alt edeceğinden zerre kadar şüphemiz yok. Biz onu ne zaman yadırgarız biliyor musunuz? Tek kurşunla öldüğü zaman. Tek kurşun Cüneyt Arkın için sinek ısırığı kadar etki yaratır. üç bilemedin dört kurşunla ölmeli bizim kahramanımız.Ya da bazukayla

Türk Sinemasında Çığır Açtı

1982’de Cüneyt Arkın çok konuşulan bir projeye imza attı. Öyle ki film sadece Türkiye’de değil yurt dışında da ses getirdi. ”Dünyayı Kurtaran Adam” filmi ile Türk Sinema tarihinde daha önce hiç denenmemiş yeni konseptle çığır açtı. Yıllarca Hollywood’tan alışık olduğumuz uzay filmlerinin ardından ”Dünyayı Kurtaran Adam” filmini izleyenler filmi çok sıradan buldular. Kullanılan dekor, kostüm, çekim teknikleri, efektler bize çok yabancı geldi. Çünkü bizler Star Wars, Star Trek, Yıldız Gemileri filmlerini izlediğimiz için uzay filmlerine hiç de uzak değiliz. Bambaşka bir konsepte karşımıza çıkan yerli filmimiz karşısında bayağı bir şaşırdık.

Türk seyircisinin film karşısında ki şaşkınlıkları, olmamış ifadelerini anlıyoruz elbet. Ancak bir gerçek var ki Türk Sineması’nda dünyayı kurtarmak adı altında hiç bir film çabasına girilmemiş hatta senaristler böyle bir filmin senaryosunu yazmak dahi akıllarına gelmemiştir. Yıllarca alışık olduğumuz ve kendilerini dünyanın koruyucu, bekçisi ilan eden Amerika, filmlerinde dünyayı zombilerden, uzaylılardan, nükleer silahlardan, ülkeler arası krize neden olacak her türlü tehdide karşı kendilerini dünyaya nefer etmiş bir ulus olarak göstermeyi başarmışlardır. Türk Sineması’nda da dünyayı kurtarmak gibi bir gelenek yoktu.

Türk Sinemasında Neden Dünyayı Kurtarma Projesi Adı Altında Film Çekilmemişti?

Peki Türk Sineması’nda, o zamana kadar ”dünyayı kurtarma” adı altında niye film çekilmemişti. Bunu ülkelerin içinde bulunduğu siyasi, ekonomik, sosyal-psikolojik etmenlere dayandırabiliriz. Filmin çekildiği yıldan 10 yıl öncesine gidelim. Türkiye’de siyasi bir istikrarsızlık hakim. Kurulan hükumetlerin ömrü en fazla 2 yıl. 5 yılda 2 hatta üç genel seçimlere gitmiştir bu ülke. Yine 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’da o dönemlerde yaşanan askeri ve siyasi olayların başında geliyordu. Yine o dönemlerde karma ekonomisi adını verdiğimiz tüketim ürünlerinin tek elden yapıldığı bir sistem mevcuttu. Tüm üretimler devlet eliyle gerçekleşiyordu. Ekonominin de siyasi ortamdan bir farkı yoktu. En küçük krizlerde bile enflasyon tavan yapmakta kişi başına düşen milli gelir yok denilecek kadar azdı. 80’li yıllara geldiğimizde de açıkçası çok fazla değişen bir şey yoktu. Temel ihtiyaçlarımız olan şeker, yağ, un, tüp alabilmek için insanlar kuyruklarda bekliyordu. Amerikan sigaralarını bile bakkal raflarında görmek rüya gibi bir şeydi. Filmin çekimini yapıldığı tarihe yaklaştığımızda ülkemizde 1980 askeri darbesi yaşandı. Askeri cunta yönetimi ele geçirdi ve ülkeyi yönetmeye başladı. Yasaklar, tutuklanmalar, yargılama süreçlerinin olduğu sancılı bir dönem.

Ülkenin İçinde Bulunduğu Şartlar Çekilecek Filmleri de Etkiliyordu

Yukarıda anlattığımız nedenlerden dolayı belki de Türk yapımcıların dünyayı kurtarmak projesi adı altında bir film çekmek ya akıllarına gelmemiştir ya da cesaret edememişlerdir. Çünkü çekilen filmler de o dönemin izleri bulunur ve o dönemin şartlarına göre şekillenirdi. Böyle sancılı bir dönemde dünyayı kurtarmak genel başlığıyla film çekmek ülkenin içinde bulunduğu şartlara aykırıydı. Demezler miydi ”Ulan. Dünyayı kurtaracağınıza ülkenizin haline bakın” diye. İşte böyle sancılı bir dönemde çekildi ”Dünyayı Kurtaran Adam”

”Dünyayı Kurtaran Adam” filmi senaryosu, öykülenme şekli, görüntü teknikleri, kullanılmaya çalışılan efektler, kullanılan dekor ve kostümler açısından tam bir ibretlikti. Normalde dünyayı kurtarma konulu filmler izlenildiğinde izleyici heyecandan yerinde hop oturur hop kalkardı. Ancak biz filmimizi komedi filmi gibi izledik. Hatta bazı izleyiciler filmi tiye bile aldı. Mantıksal hataların en üst seviyede olduğu film bazı film eleştirmenlerince ”Haddimizi Aşma” olarak nitelendirildi.

Murat ve Ali, Diriliş Harekatını Başlatıp Sihirbaz’a Savaş Açtı

Gelin birazda filmin içine girelim. Film başlarken dünyanın içinde bulunduğu süreci anlatarak başlıyor. Dünyanın yok olma aşamasına geldiğini, dünyayı tehdit eden faktörlerin ortadan kaldırılması gerektiği yoksa dünyanın yok olacağı şeklinde korkutma seansıyla başlar. Filmde, insanoğlu öyle bir çağ atlamış ki uzay çağını geride bırakıp galaksi çağında yaşamaya başlamışız. Dünyamız beyin moleküllerinin sıkıştırılmasında oluşan bir tabaka (O neyse artık ) korumaktadır. Düşman, bu tabakayı ele geçirip dünyanın hakimiyetini ele geçirmek istiyor. Bu tehlike karşısında dünyayı kurtarma komitesi bir araya geliyor. Dünyanın en iyi savaşçılarından oluşan bir şampiyonlar ligi kadrosu kuruluyor. Bu kadronun içinde iki tane de Türk vardır. Murat ve Ali. Komite savaşçılara görevlerini anlatıyor ve düşmanları hakkında bilgi veriyor. Komiteye göre nasıl becerebilmişlerse becermişler ölümsüz olmayı başaran yaratıklardan oluşan bir ordu var. Ordunun baş komutanı da Sihirbaz isimli biri. Sihirbaz, padişah kaftanı gibi bir elbisesi olan elbisenin kapüşonundan dışarıya fırlamış 10 adet ucu sivri metal parçalar bulunan, elinde sarı kırmızı renklerin hakim olduğu baston şeklinde silahı olan, sağında solunda arkasında kendisini koruyan demirden yapılmış zırhları olan ( Alüminyum Folyo olduğu besbelli ) korumaları olan biri. Hemen belirtelim ki Sihirbaz rolünde Hikmet Taşdemir oynuyor.

 

Bilinmeyen Bir Gezegene Düşen 2 Türk

Ve görev başlıyor. Murat ve Ali’nin içinde bulunduğu uzay gemisi, bilinmeyen bir güç tarafından çekiliyor. Mürettebat, geminin kontrolüne hakim olamıyor ve bilinmeyen bir gezene düşerler. Kaza sonrası gemi paramparça oluyor ve Murat ve Ali’nin silahları da kayboluyor. Murat ve Ali, nereye düştüklerini bilmedikleri gezeni teftişe çıkıyorlar. Karşılarına atlı, mızraklı askerler çıkıyor. Silahları olmayan Cüneyt ve Aytekin abilermiz askerleri pataklayıp etkisiz hale getiriyorlar. Ancak ellerinde ışın tabancaları olan askerler tarafından esir alınıyorlar. Gezenin üssü olan mekana götürülüyorlar ve elleri bağlanıp haklarında verilecek fermanı bekliyorlar. Sihirbaz’ın yönettiği bu üste insanlar eski gladyatörler gibi ölümüne dövüştürülüyor, kadınlara ve çocuklara zulmediliyor.

Diriliş Zamanı Başlıyor

Yaşananlara daha fazla dayanamayan Murat ve Ali, ellerini bir şekilde çözüyorlar ve silahsız şekilde orada ki askerleri dövüp kaçıyorlar. Silahsız bir şekilde bir kamyon dolusu adamı döven Murat ve Ali ikilisine hayran kalan Sihirbaz, bu kahramanların beyinlerini ister ve yakalanması için emir verir. Murat ve Ali’de Sihirbaz’ın zulmünden kaçan insanların olduğu bir yere sığınır. Onlarla iyi dost olan ikili, orada ki çocuklara dövüşmeyi, kendilerini korumayı öğretir. Birlik olup Sihirbaz’a karşı direnmeye karar verirler. Artık diriliş zamanıdır ve bu savaş iyilerle kötülerin savaşı olmuştur.

dunyayi-kurtaran-adam-ahsuyesilcam.com

Din çatışması ön plana çıkar

Filmi değerlendirdiğimizde sevgi şefkat ve haksızlıklara karşı birlik olma ahlaki değerleri ön plana çıkar. Yine filmde dikkat çeken diğer bir hususta din çatışmasıdır. Filmde Müslümanlık ve Hristiyanlık dini karşılaştırılır. Müslümanlık övülürken Hristiyanlık ötekileştirilir. Amerikan filmlerine baktığımızda Müslümanlar kötü Hristiyanlar iyi portresi karşımıza çıkardı. Bu filmde tam tersi olmuş ve bir şekilde intikam almış olduk.

Yıllar geçse de kült film olmaya devam edecek

29 yıl sonra 2013 yılında filme ufak dokunuşlar yapılarak bir kaç efekt sahnesi, yeni müzikler eklenip İngilizce dublaja çevrilip California’da yeniden gösterildi. Öyle ki ülkemizde de bir çok üniversitede tez konusu olmayı başarmıştır. Film, her ne kadar o dönemde tiye alınsa da Cüneyt Arkın’ın bir söyleşinde dediği gibi film şirketini zarar ettirse de türü açısından Yeşilçam’da bir ilktir. Yıllar geçse de kült film olmaya devam edecektir.

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Bunları Biliyor Muydunuz?

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.
Verified by MonsterInsights